web analytics

Dinle!

Dinle!
On binden fazla…..,
Hal’deki Patlıcandan bahsetmiyorum.
Hadi sana göre Patlıcan ,daha düne kadar Karnıyarıktan İmambayıldıya kırk türlü yemeğini yaptığın, reçelinden kızartmasına 4 mevsim yediğin yemekler, yiyecekler, dünyaca meşhur olmuş sana göre tarlada kalmış, çürümeye, yok olmaya terkedilmiş, kalan olursa yine onlarla devam ederim diye düşündüğün Patlıcanlar…..
Kırağı çalmış Patlıcanlar… Acısı ile tatlısı ile hepsi….
Böyle bile görülmüyorlar ya işin doğrusu, Fasulye gibi nimetten de saymıyorlar.
Ne Bostancı başı dur! , ne yapıyorsun diyor, ne de bir başkası.
Turizmciden bahsediyorum, özellikle de Seyahat acentalarından.
Tarlada mı yetişti sayısı on bini geçmiş Seyahat acentası? Ekiyorsun 2 ay sonra yetişiyor mu? Öyle mi? Ya da bankacıya göre iki sandalye bir masa mı?
Bu gün kapanır yarın yoldan çevirdiğin iki kişi, daha iyisini mi açar?
Öyle olmadığını yaşayarak öğretmek de var sana ama, yazık bu ülkeye, kaybedeceği zamana, paraya, insanının kayıp emeğine.
Senin göremediğin bu Milli ve Yerli! Servetinin yok olmasına en başta biz izin vermeyeceğiz.
Bunun için, sadece kendimiz için de değil.
Senin yüzde bilmem kaç faizle aldığın dövizi sana faizsiz, peşin peşin getireniz biz. Ne getiriyorsak en az üçte biri seni kasana akıyor, vergiymiş, kdv imiş, muhtasar imiş, stopaj imiş, elektrik, su enerji imiş…
Yana yakıla iş ver dediğin vatandaşının en çok iş bulduğu, çalışabildiği yurt dışına kaçmak yerine o bilgisi, deneyimi özverisi ile yurdunda kalıp özveriyle çalışanlarız biz. Yurduna, ülküsüne, bu toprakların muhteşemliğine inananlarız biz.
50 yılda dünyada hiçbir ülkenin yapamadığını, bir milyon turisti 50 yılda 50’ye katlayan, 500milyon doları 35 miyar yapanız biz,50.000’i bile bulmayan çalışandan 1.350.000 çalışana sıçrayan, dünyada eşi benzeri bulunmayan gelişmeyi diyemesek de büyümeyi sağlayanlarız biz.
Gelişmeyi sağlamak da isterdik ama bakan besleyen özenli elleri, seven, sevecen, anlayan, dinleyen bir devlet iradesini çok az gördüğümüz için Gelişen değil Büyüyen olabildik. Ama buna da şimdilik eyvallah diyen, bütün bunları başaran bir kuşağız, Genciyle yaşlısıyla, turizmci olmayı hayal eden öğrencisiyle…
Kim ise, kim kendini sorumlu, yetkili temsilci olarak görüyorsa, çıkıp bunları bağıra bağıra anlatacak. Batan gemi ambarında kapana kısılmış fare gibi kimse bu sektörü sessizce ölüme gönderemez.
Bağıra bağıra, yakasına yapışa yapışa karşısındaki yetkilinin kulak zarını patlatırcasına her kes, daha dün açılmışından, 50 yıllık oldum diyenine kadar herkes, hepimiz bunu yapacağız.
Beklemek, seyretmek yok. Efendi olmak filan derdiyle de uğraşmayacak temsilciler.
Kırıtmayacak, lüzumsuz işlerle değil doğrudan temsil ettiğin kitlenin, çalışanı bir ya da yüz, hepsini, onların çocuklarını, çalışanlarını, iş yaptıklarını koruyacak çareleri bulup üretip uygulayacaksın.
Kimse ambardaki fare gibi boğulup gitmek istemiyor. Biraz oksijen biraz yiyecek.
Hastalığa kapılmayanların bundan sonraki tek derdi ayakta kalabilmek.
Üyene bakmak için bina nı mı satarsın, Bakanlığı mı başlarına indirirsin, on bini toplayıp makama mı çıkarsın, başka ülkeleri mi örnek gösterirsin, onu bilemem. Bakanıyla, birliğiyle, üyesiyle beraber devletimizin ekonomik yaşamdaki bu en önemli uzvunu korumak tepeden tırnağa herkesin görevi, askerlikten de kutsal, yaşam görevi.
Kim bu görevi ihmal ediyorsa, kim yan çizip görmezden geliyorsa, vebali boynuna! demeyeceğiz.
Biz hayatta kaldığımız sürece ayakta da kalacağız. Hiç kuşkunuz olmasın, direneceğiz.
Direteceğiz,
Sonuna kadar,
Sadece kendiniz için değil,
Göreviniz gereği, parçası olduğunuz, ekmeğini yediğiniz Türk turizmi için.