29 Ekim 1938 yılında Atatürk Dolmabahçe’deki penceresinin önünde Cumhuriyete sahip çıkıp kutlayan gençleri, halkı selamlarken, gördüklerinden gurur duydu.
Keşke TÜRSAB ve İstanbul’daki BTK’ları 29 Ekim gecesi seyahat acentalarını teknelerle, otobüslerle Dolmabahçe önlerine, Dolmabahçe’ye getirip Atamızı manevi huzurunda saygı, sevgi ve minnetle selamlasaydı.
Terörün yaratmaya çalıştığı korku, yılgınlık, bezginlik ortamına verilebilecek en güzel yanıt bu olurdu.
‘’Biz Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan yurttaşlar olarak, biriz, beraberiz. Bizi bir arada tutan maddi ve manevi değerlerimiz Cumhuriyet çatısı altında ilelebet yaşayacak, terör buna engel olamayacaktır! ‘’ mesajını verebilmeliydik.
29 Ekim bir kutlamadır, saygıdır şehitlerimize, Cumhuriyeti kuranlara, sevgidir Atamıza , göbek atıp çengi çalınan değil, minnet duygusunun dışa vurumudur.
Ankara’daki hain terör saldırısını bahane ederek kutlamalardan kaçınmak doğru değildir. Teröristlerin istediği ortama hizmet etmeyelim, bu gün bulunduğumuz yerlerde yürüyüşlere ,kutlamalara katılalım.
Cumhuriyet, emperyalist ülkelerin yurdumuzu işgaline canı pahasına karşı verilen mücadelenin zaferinin simgesidir.
Ülkemizi koruyamasaydık, ne dilimizi, ne inancımızı ne kültürümüzü koruyamazdık. Geçen 500 yılda İngilizlerin, Fransızların, İspanyolların, Portekizlilerin işgal ettikleri ülkelerde kendi dil ve inançlarını kabul etmeyenlere yaşam hakkı vermediklerini Güney Amerika, Orta ve Kuzey Amerika’da, Avustralya, yeni Zelanda, Hindistan, Kuzey Afrika, Orta Afrika ve hatta Okyanus adacıklarında dillerine, inançlarına bakarak görüyoruz.
Eğer benzer şeyler vatan topraklarımızda olmadıysa bunu Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerine, dedelerimize ,kurduğu Cumhuriyete borçluyuz.
Yaşasın Cumhuriyet.
Deniz Emin Tüfekçi