web analytics

20 Mayıs 2024, Pazartesi

Döviz getirme zorunluluğu ve acente sınıflaması, A,B,C Kalkacak!

Döviz getirme zorunluluğu ve acente sınıflaması, A,B,C Kalkacak!

Müjde gibi bu haberi Başaran Ulusoy yönetimi yeni ! Türsab yasası olarak 2008 yılında sunduğunda, herkes bir sevinmişti ki, karara hayır diyen, acentacılık mesleği böyle olursa kalite yitirir dediğimde, çoğunluk dikkate almamıştı. Bu isteklerin, çalışmaların arkasındaki kulisleri bildiğim, o dönemde taşımacıların hac işi yapmak için A belge, ve döviz girdisi şartı nedeniyle, acenta açsalar bile iş yapma şansları olmadığı için bu yeni düzenin kurulması, cemaatlerle iyi ilişki kurup acenta açanların da hac turizmi yapma isteğinin tatmin eder oldu.
Daha o yıllardan bu yana, bildiğimiz klasik turizm, esas işi insanları bir yerden alıp, bir yerlere götürüp gezdiren, yurt içinde ve yurt dışında, yerli yabancı gezginlere hizmet verenlerin , tur yapanların sayısı artmamasına karşın, tur yapmayan ama ‘’ Seyahat acentası belgesi’’ sahibi şirketlerin sayısında patlama olmuş, bu günkü tablo gerçekleşmiştir.
Başaran Ulusoy yönetiminin ve kendisinin etrafındaki, kendisinin de sahibi olduğu taşımacılık şirketlerine, taşımacılara yeni olanak sağlama kaygısı, sevdasının nasıl bir sevda olduğunu bu günlere bakarak hepimiz görmekteyiz.
Eğer bu gün yeni açılan Ayasofya müzesini bir acenta müdürü, sahibi olarak ücret ödemeden gezemiyorsanız, hiçbir saygınlığınız mesleki olarak kalmadıysa, kişisel değil, kurumsal saygıdan bahsediyorum, mesleki kimliğiniz çökmüş, yerlerde sürünür olmuş demektir. Fiili olarak da aşınmayı, geri gidişi yaşayarak gözlemleyebiliyorum.
SAHİDEN,BİZ KAÇ KİŞİYİZ!
Sayınız 16 bin küsur ama içinizde tur yapan sayısı yabancılara yönelik 300’ü bile geçmiyor dediklerinde itiraz edecek oldum, Sicpa üzerinden bilet alanların sayısı o rakamı bile bulmuyormuş meğer, sustum kaldım. Peki meslektaşlarım tur yapmıyorsa ne yapıyor konusunun yanıtını merak eder oldum.
İç turizm yapan ise bin-1500 civarında görünse de çoğu bir başka acentanın ürününü yani turlarını, otellerini satan Almanya’daki ‘’reise büro’’ işlevinde gören meslektaşlarımız. Yani taş çatlasa yasadaki tarife uyan acenta sayısı %10’ u geçmiyor.
Bir zamanlar birilerini kayırmak, onlara sistemde yer açma isteği, çalışması bu gün tur yapmayan acentaların toplam içinde %10’a düştüğünü gösteriyor.
Bu kadar para yatırıp tüm gerekleri yerine getiren acentalar ‘’seyahat acentası işlevini fiili olarak görmedikleri halde neden TÜRSAB’a üye olmaya zorlanıyor?
Türsab yönetimine aday olup seçilen geçen dönemin başkanı ‘’yeni acenta açılmasına izin vermeyeceğiz! ‘’ diyerek söz verirken, geçen sürede 5000 civarında yeni üyenin girişini, ‘’maalesef elimden gelen budur, Bakanlık veriyor ben bir şey yapamıyorum!!!’’ diyerek kendini savunmaya çalıştı. Yeniden seçilen yönetimin başkanı, geçen hafta içinde duyduğuma göre yeni acenta açılmasına izin vermeyeceğini bildiren, bunu uygulamaya sokan Kültür ve Turizm Bakanlığı ,bunu yapamazsın! diyerek mahkemeye vermiş.
Bakanlık, ‘’Ehh sen zaten böyle istiyordun, üyelerine zaten bunun sözünü verdin, biz de gereğini size yardımcı olmak için yaptık! derse, ne diyecek yönetimimiz?
Türsab yönetimi, ‘’Arpası kesilince bağırıyor!’’ diyenlere okkalı bir yanıtı, sayısal çoğalmaya karşı çıkarken neden şimdi ‘’ Yapamazsın!’’ diye tutturuyor diyenlere elbet bir yanıt verecek.
Bekleyelim görelim, ne yanıt verecek? BTK başkanlarının düzenlediği tanıtım ,eğitim gezilerine ‘’ Şunun, bunun da adını çizdim, bunlar gelmeyecek, katılmayacak diyerek talimat veren iş bitirici bıçkın bürokrat’a bir kalem verip dilekçeyi yazdırsalar çok isabetli bir karar olur. Ben ne dersem o olur! diyen bıçkın bürokratın herhalde lafı da Bakanlıkta geçer sanırım. Bakanlık, hangi Yalova kaymakamı! diyecek değil ya.
O mahalledeki bakkal, kasap l sayısının Avrupa’da sınırlandırıldığı gibi, ya da bizde Eczanelere, Noterlere belli kıstaslara göre izin verildiği gibi bizde de acenta açılış izinleri öyle yapılamaz mıydı? Parası olan değil, mesleğine vakıf, 10 yıl deneyimli çalışanlara izin verilir gibi kıstaslar konsaydı bakanlığımız kestirip atmak yerine , benzer kurallar var olsa, daha doğru olmaz mıydı?
Fiili olarak Seyahat Acentacılığı yapmayacak yeni on binlerce acentayı, taksi plakası, minibüs plakası, servis plakası aracı hakkını kazanmak amacıyla belge başvurusu yapanları, başka çaresi olmadığı için anlıyorum. Türsab plakası onlara bu hakkı bir şekilde sağlıyor, Başaran beyin hayaline yönetimimizin arkadaşlarımızın hiç itirazı yok, parayı veren belgeyi alıyor.
Peki, bu yeni meslektaşlarımızın kaçı Seyahat işiyle uğraşacak? Eski örneklere bakarsak, %90’ı uğraşmayacak, minibüsçülük, taksicilik yapacak. Yapmalılar mı?
Evet, ihtiyaç var yapmalılar. Ama bunu Türkiye Seyahat Acentaları Birliği çatısı altında değil, yeni kurulacak Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Turizm Taşımacıları… gibi bir birliğine başvurup, kayıt olarak, o belgeyi Ulaştırma bakanlığından alarak yapmalılar. Türsab’dan ayrılıp başka bir bakanlığa bağlanan yeni kuruluşun üyelerinin de ödentileri de güvence altına alınmış olmalı tabii ki.
Bu işle meşgul olacak taşımacıların Türsab olarak paralarını alma hakkımız yok,otelcileri de mecbur edelim isterseniz, onlara da giriş ödentisi koyup, paralarını alalım, ne farkı var?
Taşları yerine oturmak gerekiyor.
Eğer yeni bir yasa çıkartılacaksa, ya bu yeni birliğe üye olunur, ya da Seyahat Acentası olmanın koşullarına uyması istenir, 2008’de kaldırılan maddeler ve benzerleri ‘’incoming’’ yapacaklar için konur, iç turizm için belli bir sigorta teminat zorunlu tutulur. Yani her kuruluş gereğini yerine getiren kendi adımlarını oluşturur.
Ulaştırma birliğine çok ihtiyaç var, disipline edilmeli, kuralları konmalı.
Bunu yapabilecek, Hükümetten isteyecek irade mevcut mu?
Yoksa biz karışmayız, hükümet ne isterse, nasıl uygun görürse yapsın! mı denecek?
Üye sayısı sınırlanmalı mı? Acenta sayısı sınırlanmalı mı?
Seyahat Acentacılığı faaliyeti göstermeyen üyelerimiz için yeni birlik, birlikler kurulmalı mı?
Türsab yönetiminin bu sorulara içten, samimi bir yanıtı var mı?
Hepsi birbirinden yetkin yönetimi oluşturan arkadaşlarımız acaba ne düşünüyorlar. Yoksa Seyahat Acentacılığının değerini, işlevini, taksiciler gibi Plaka değeri üzerinden mi konuşmaya devam edeceğiz?
Bunu bir an evvel çözemezsek, Bilmem ne büyük şehir belediyesi karar alıp, bizim ilde şubesi, merkezi olmayan kuruluşların araçları bizim kentimizde ticari hiçbir faaliyet gösteremez der, içinde turist de olsa aracını bağlar.
Şimdi böyle oluyor, böyle olduğunu gördüğüm, bildiğim için yazıyorum.
Biraz mesleğimizi düşünsek, konuşsak, tartışsak nasıl olur?
Deniz Tüfekçi