web analytics

Turizm toplum dengelerine zarar vermemeli

Turizm toplum dengelerine zarar vermemeli

Turizm altın yumurtlayan tavuktur, doğru.
Turizm istihdama büyük katkı sağlıyor, doğru.
Ödemeler dengemize inanılmaz boyutta katkı yapıyor, doğru.
Refahımıza katkı yapıyor, doğru mu!? onu konuşalım.
Ne alırsan bedava!

Edirne’ye gelen Bulgarlar, zincir marketlerdeki rafların günde 3 kere doldurulmasına neden oluyor. Edirnelilerin alacakları yiyecekleri en ucuz nerede bulurum arayışına karşın, Bulgar turistler girdikleri tüm alışveriş merkezlerini bir günde neredeyse üç kere boşaltıyor. Nedeni , Bulgaristan’daki marketlere göre daha, hem de çok daha ucuza erişebildikleri ürünlerin varlığı.

Bu durum Ege adalarında yaşayan Yunan vatandaşlarının da Türkiye sahilindeki ilçelerimizde görülüyor.
İstanbul’a gelen turistler de, Kapalıçarşı’dan Mahmutpaşa’ya, mahalle pazarlarından AVM’lere, nerede ne bulursa kapış kapış satın alır olmuşlardır.
Bu yabancılar olmasa, Mahmutpaşa esnafı çoktan batmıştı!!! diyordu kulak misafiri olduğum Eminönü esnafı.

İstanbul’dan Antalya’ya yabancıların , kimisinin güvenlik nedeniyle, Ukraynalılar hatta Ruslar gibi, kimi kendi ülkelerine göre Türkiye’nin göreceli olarak ucuz olması, ya da ikliminin iyi olması nedeniyle ülkemize yerleşmeleri, ev kiralarını inanılmaz, Türkler tarafından, gelirini, maaşını bu ülkede kazananlar tarafından kabul edilemez noktalara ulaşmıştır.

Değersiz Türk lirasının varlığı.
Tl’nin döviz karşılığının bir yıl içinde %100 değer kaybetmesi, yabancıların satın alma gücünü kuşkusuz artırmıştır.

Yabancıların kapış kapış ucuz olduğu için ,gerçekte bizim gelirlerimize göre çok pahalı olan yiyecek, giyecek ve diğer tüketim malları fiyatları talebin yabancılar tarafından yüksek tutulması nedeniyle gerçek değerlerine inmemektedir.

İsviçre bile yıllardan beri tedbir alıyor.
İsviçre’de et daha ucuz olduğu için Fransa’dan et getirenlere kota konmuş olup, getirilen araç başına 2kg dan fazlasına izin verilmemekte, vergiye tabi olmaktadır. Böylece fiyat istikrarı üretici lehine sağlanmaktadır. Benzer önlemler birçok ülkede vardır.

Gelen turist ev kiralamakta cömerttir. Alman emekli ,3 oda bir salon eve 2000Euro kendi ülkesinde öderken, Antalya’da aynı nitelikte eve 1000Euroyu(18.000tl civarında) sevinerek vermektedir.
Çalışan yurttaşlarımız ortalama 10.000tl maaş geliri elde ederken, 2-3 bin liraya kiraladığı evden çıkmaya zorlanmakta, ev sahipleri yüksek kira ödeyen yabancıyı tercih etmektedir.
Sosyal ve ekonomik dengeleri gözetmeyen turizm hareketi ile yüz yüzeyiz.
Bu böyle devam edemez. Gözbebeğimiz turizmin güzel ülkemize zarar verip, sosyal ve ekonomik dengeyi bozmasına göz yummamalıyız. Temel gıda maddesi satışı düzenlenmelidir.
Tedbir almalıyız. Nasıl İsviçre kendi üreticisini koruyorsa, biz de kendi üreticimiz kadar tüketicimizi de korumak zorundayız.
Ev kiralamaların da denetlenmesi, yabancıların ev kiralamalarının önüne engellerin konması, onun yerine otel konaklamalarına yönlendirilmesi gerekmektedir,

İşin ekonomik yönü bu. Peki, sosyal yönü nedir?
Ada vapurunda, ya da şehir içinde çalışan metro, tramvay gibi araçlarda yabancıların, genelde Ortadoğu, Körfez ülkeleri halklarından olan yabancıların varlığı nedeniyle ortaya çıkan sıkışıklık, gürültü, kavga, ortaya saçılan pislik, vesaire sorunlar ortalama halkta ciddi rahatsızlıklar yaratmaktadır. Bu yabancı düşmanlığı değil, kendi yaşam alışkanlıklarını fütursuzca sürdürmeye çalışan yabancıların, yurttaşlarımızın alışkanlıklarına ters düşen davranışlarının gerginliğe neden olmasıdır. Pis ayakkabısı ile vapur koltuğuna basan 16-17yaşındaki çocuğu nazikçe uyaran kişiye, çocuğun annesinin sana ne anlamındaki arapça dilindeki tepkisi, çöplerini çimenler üzerinde bırakanı uyaran kadına, Ortadoğulu ailenin başındaki adamın, Belediye, belediye..! diyerek yanıtlaması, kadını terslemesi bunlardan bir iki küçük örnektir.

Dünya kentleri tedbir alıyor.
Bir çok ülke, önemli turizm kentlerinde yabancı turist sayısının benzer nedenlerle sınırlandırılması konusu yıllardır gündeme gelmekte , Barcelona kentinde sınırlayıcı önlemler hayata geçmiş bulunmaktadır.
Kent konseylerinin, belediyelerin, yaptıkları hizmete katkı payı olabilecek kent vergileri yoluyla önlemler aldığı bilinmektedir.
Özetle söylemek gerekirse, birileri para kazanıyor gerekçesi ile başka sorunlara kapı açmamalıyız.